• Kendinizi arıyor musunuz? Ben kimim? Neyim? Ne istiyorum? Nasıl yaşamalıyım?

    Ben kendimi bulmak için çok uğraştım. Geç kalmışlığın bir aceleciliği miydi bilmiyorum ama yaparken hep zevk almayı düşündüm. İngilizce kursuna gittim, öğrenemedim ama dostlar edindim bu beni mutlu etti. DJ kursuna gittim, sahnelere çıktım ve hiç pişman olmadım çok mutlu oldum şuanda özlüyorum o günleri. Hatta iyi bir hoca ve arkadaş endindim. Yüzmeyi öğrenmeye gittim biraz öğrendim tamamen öğrenemedim ama o bile beni mutlu etti. Kanoya gittim defalarca denizin sesi bana o kadar huzur verdi ki. Hep anı en güzel şekilde yaşadım. Kitap tahliline başladım. Bir akademi buldum her ay bir kitap belirliyorlar okuyup orda üzerine konuşuyoruz. Farklı insanlar farklı ortam hatta kaliteli insanlar kaliteli sohbet oluyor benim için. Şimdi tiyatroya gidiyorum. Her Salı perşembe tiyatro eğitimine gidiyorum. Özgüven için kendimi birilerinin karşında rahat bir şekilde göstermek için ideal bir seçimdi. Aslında hiçbirinde mükemmel olmak değildi amacım. Bir şeyler yapabilmekti hayatım için. Kendimi geliştirmek istiyordum. Çünkü hep geç kaldığımı düşünüyordum. Biraz yoruldum hep bir tempo halindeyim. Bu biraz beni yoruyor ama mutluyum. Çok beklentim yok amacım sadece anı yaşamak anda kalmak ve güzel bir anı bırakmak.

    Sizler de size iyi gelen şeyleri yapın. Ne istediğinizi bilmeseniz de bir şeyler yapmak isteyin yapın ve bundan keyif alın. Zamanı hayatı mutsuz umutsuz yaşamak için harcamayın.

    Bu yaptığım aktiviteler sayesinde kendimi buldum ve en çok kendim için yaşamayı sevdim. Bu yüzden sadece bedenen yoruluyorum ve dinlenince geçiyor. Dinlenince geçecek şeyler yapın. Ruhunuzu değil bedeninizi yorun ve dinlenin.

  • Bugün gördüğüm bir şey hakkında yazmak istiyorum. İki kız çocuğuyla ilgili. Onların birbirleriyle olan iletişimi. Kendilerinden yaşça büyük insanlara karşı söylemleriyle alakalı….

    Ben onların davranışları, kendilerine güvenleri ailenin yetiştirdiğiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Bilinçli bir ailede yetiştirilmenin verdiği bir özgüvendi bu. Cevapları beni şaşırtıyordu. O kadar akıcıydı ki… Sen çocuksun diyemedim keşke bende şimdi çocuk olsaydım dedim. Peki bu çocuklar kendilerini daha mı erken tanıyacaklar? Ne istediklerini bilip,hayatlarına ona göre mi kişi alacaklar? Bizim bunu yapamama sebebimiz küçüklükte görmediğimiz saygı mı? Değersizce büyütülmemiz mi? Sevgiyi ayıptır deyip göstermemeleri mi? Hayatla ilgili görmediğimiz dersler mi? Bunu bize kim verecekti ailemiz mi, okul mu, yaşadıklarımız mı? Çoğumuz hayatı yaşayarak,acı çekerek belki ders almayıp defalarca aynı şeyi yaşayarak öğreniyoruz. Çoğumuzun hayat hikayeleri birbirine benziyor aslında en önemlisi duygularımız aynı kim acı çekerken mutlu ki, hepimiz mutsuzuz. Gelip geçici diyoruz geçiyor ama bir başka olay daha bizi aşağı çekiyor. Bizler belki bilinçli yetiştirilemedik ama bilinçli çocuk yetiştirelim. Yaşamadık ve bunun farkında olarak kendine güvenen çocuklar büyütelim….

  • Siz hiç kendi iç dünyanızda kayboldunuz mu? İçinizle savaşınız bitmiştir ama ne galip vardır ne de mağlup….

    Hayatı ve kendimi çözmenin derdindeyim tabi bu ne kadar mümkün olursa? Bazen boşluktayım bazen boşlukta olmak istediğim bir doluluktayım. Hislerimi anlatamayacak ne hissettiğimi kimsenin anlamayacağı bir durumdayım. İçimde patlayan volkanın bana verdiği zararı dışarı verse ne olurdu acaba?Kendime, ben ne yapıyorum,ben ne istiyorum neden yapıyorum? Sorularını soruyorum cevabı da var ama cevaplarım mı tatmin etmiyor bilmiyorum fakat verdiğim cevaplardan sonra huzurlu olamıyorum. Hep bir yanım eksik hep bir yanım kırgın. Önce kendime sonra aileme sonra çevremdekilere kızgınım. Bu içimdeki duyguların karmaşasını aşmaya çalışıyorum. Hani bazen daha ne istiyorsun ki bu hayattan? İstediklerin oldu ama neden hala mutlu değilsin? Diyorum. Çünkü istediklerim oldukça hep daha fazlasını istiyorum. Daha fazla sevgi daha fazla ilgi daha maddi güç daha fazla statü hepimiz istiyoruz. Sonunda mutlu oluruz sanıyoruz. Olmuyor çünkü kazandıkça kaybediyoruz. Bir şeyleri kazanıp mutluluğumuzu kaybediyoruz. İlişki istiyoruz olduğu zaman istemiyoruz çünkü hep bir beklenti içindeyiz. Nasıl olur diye gitmiyoruz. Öyle olacak diye bakıyoruz. Bazı gerçekleri gözardı ediyoruz. Gerçekleriyle kabul etsek belki çok fazla beklentimiz olmaz bir şeyi kaybetmeyiz ve bizi daha fazla üzmez. Kendinizi dinlendirin biraz. Her şeyi unutmak için sadece bir kaç dakika verin. Yapabilir misiniz? Ben yapamam gözümü kapattığım anda geçmiş,şuan ve gelecek aklıma gelir. Var olanlar değil de var olmayanlar aklıma gelir ve yine hüsran. Birilerinin varlığı neden bu kadar önemli ki? Arkadaş,sevgili, eş vb. Olmak zorunda mı? Kendi kendimize yetmiyor muyuz? Hep bir şeyin içinde hep birinin yanında olmamız şart mı? Bunu istemiyorum ama neden yapamıyorum bilmiyorum. Kendimi dinleye dinleye bazı şeylerin farkına fazlasıyla vardım ama hala kabul edemediklerim beni durduruyor ve bu sefer birbirleriyle savaşıyor ben arada kalıyorum.

    Kendinizi arada bırakmayın.

  • Kendimizi ifade edebilmek ama doğru ifade edebilmek çok önemli. Bazen neden bazı insanların yanında ifade edemiyorum diye soruyorum kendime. Aslında kendimce bulduğum mu desem başka yerlerden aldığım bilgilerle pekiştirdim mi desem tam bilmiyorum ama bir kaç fikrim var bununla ilgili. Bazen bizi anlamadıklarını düşündüğümüz için bazen o insanın yanında rahat olamadığımız için. Bunu ister istemez yaşıyoruz ya da farkında değiliz. Sizde de oluyor mu acaba? Bazı insanların yanında hiç rahat değiliz ve kendimizi ifade edemiyoruz farklı bir dünyaya geçiyoruz ama bu ister istemez oluyor elimizde olmadan o an ne oluyor bilmiyorum.

    Kendimizi tanıdığımız zaman ne istediğimizi veya istemediğimizi bildiğimiz zaman ve ifade edebildiğimiz zaman daha çok rahat oluruz. Biraz soğukkanlı olmalıyız. Bazı olaylara ve durumlara karşı soğukkanlı olursak duygu girmezse daha sakin ve rahat karar verebiliriz çoğu konu da…

    Bu aralar bir şeye yazamıyorum o yüzden ara vermiştim şuan da aklıma ne geldiyse yazdım toparlamak istiyorum kendimi bu konuda…

    Kendinize iyi bakın.

  • Bazı duyguları hatta duyguları çok aşırı yaşıyoruz. Mutluysak çok mutluyuz. Üzgünsek çok üzgünüz. Seviyorsak çok seviyoruz. Nefret ediyorsak çok ediyoruz.

    Mutluluk sonsuz değil bitiyor. Biten bir şeyden çok fazla beklentiniz olmasın. O an mutlusunuz bu hep olacak diye bir şey yok. Olmadığı için kızıyoruz nefret ediyoruz. Sonra tersi olan duyguları fazlasıyla yaşıyoruz.

    Hepsi gelip geçici… mutluluk ve üzüntü…. Yaşayın ve bitsin. Anda kalsın. Bitirin bazı şeyleri bitirmeyi bilin.

  • Ben aslında hayatı çözmek istiyorum bunun için etrafı kendimi gözlemliyorum. Bunları da burada sizlere aktarmak istiyorum. Herkesin fikri yaşantısı farklı. Kim ne kadarını almak isterse.

    Çok fazla insan tanıdım çok fazla ortamlarda bulundum ve hepsinden bir şeyler öğrendim. Kadınların aslında her ne olursa olsun kıskançlık duygusunun ağır bir şekilde olduğunu. Bunu iyi ya da kötü kullanan olarak ayırıyoruz fakat hepimizde kıskançlık duygusu var. Erkekler de yıllarca çok samimi gördüklerim oldu abim olarak gördüğüm arkadaşım olarak gördüğüm her ne olursa olsun erkeklerden abi veya çok fazla dost olunamıyor. Tamamen buna katılmıyorum galiba kendimle de çelişiyorum:) katılmıyorum çünkü çok yakın dostun olabilir ve bu erkek olabilir. Bu olaya yüzde bir inanıyorum kesinlikle bir duygu oluyor. Sonra ne arkadaş kalabiliyorsunuz ne de bir şey olabiliyorsunuz. Demem o ki herkesle bir mesafeniz olsun. Zaten mesafe tanımamak hadsizlik saygısızlık demek değil mi?

    Hiç şu durumu fark ettiniz mi? Bir erkekle konuşuyorsunuz ama istemiyorsunuz ve o size sürekli yazıyor görüşmek istiyor. Siz ne düşünce olarak ne de eyleme geçirme konusunda yakınsınız. Aklınıza bile gelmiyor ama yazıyor. Siz umursamıyorsunuz arıyor. Siz ne zaman umursamaya başlarsanız o zaman aramasını bekliyorsunuz görüşmek istiyorsunuz fakat o kişi yine aynı aralıklarla yazıyor arıyor siz ne zaman daha fazla isterseniz kaybediyorsuz ama onu değil kendinizi. Keşke düşüncelerimize bazende duygularımıza ket vurabilsek. Belki de olacağı da varsa bizim o heyecan beklenti mahvediyor. Arkadaşlar sevmeye heyecana engel olmayan. Hayallerinize engel olmayın. Ama davranışlarınıza engel olun. Belli etmeyin göstermeyin. Bırakın karşı taraf çabalasın gerçekten istiyorsa uğraşsın siz sadece buna engel olmayın.

  • Sevgi hepimizin birilerinden beklediğimiz bir duygu. Anneden,babadan,kardeşten,arkadaştan sevgiliden,eşten,çocuklarımızdan vs. Hepimizin bildiği bir tablo aslında. Peki severken saygı görmeyi hangimiz dikkate aldık? Sevilmek isterken kendinizi sevmeyi önceliğiniz olarak gördünüz mü hiç? Sevgi bitince bittiğini düşündüğünüzde yıkılıyorsunuz işte uzaklaşıyorsunuz ya baş etmenin yolları bunlar mı?

    Öncelikle neden sevgi istediğinizi düşünün. Ben hep ilk sevgiyi ailenin vermesi gerektiğini düşünürüm. Çünkü çocukluğunu unutamamış çoğu yetişkin aslında hala içinde küçük bir yerler de hala çocuk. Hep eksik sevgiden tatmin olamadığı sevgiden dolayı hep bir arayış içinde. Hep beklenti sonra hayal kırıklığı. Önce kendinizi seçin ve kendinizle vakit geçirmeyi sevin. Vaktinizi sürekli sevgi bekleyerek eksik olduğunu gördüğünüz durumun yasını tutarak geçirmeyin. Hayat böyle geçmez. Ya da geçer ama çok hızlı ve basit geçer. İnsanlara hiçkimseye koşulsuz güvenmeyin sevgiyi herkesten beklemeyin herkesi sevmeyin. Sadece önce kendinizi sonra doğru kişiyi doğru seveceksiniz. Severken sevilirken sadece amacınız sevgi mi? Kaçımız saygı bekledik? Sevgi her zaman azalır veya biter ama saygı hep kalmalı. Size saygısı olmayan birini sevmeyin. Sevgisine aldanmayın.

    Çok sevdiniz sevildiğiniz düşündünüz ama bir şey yaşadınız ve yıkıldınız. Üzülün evet. Üzülmemeniz sıkıntı zaten ama bu depresyon olarak birisi için her şeyden vazgeçiyor olarak size dönmesin.

    Sevin sevilin. Fakat önce kendinizi sevin çünkü siz buna layıksınız. Sonra başkalarını sevin beklentisiz. Sevilin koşulsuz. Ama unutmayın herkes bir gün hayatınızdan çıkar ya gider ya da ölür.

  • Güzel hayaller de kursanız kötü olayları çekmemeye de çalışsanız hayat güzel ilerlemiyor bu bir gerçek.

    Çözümleri kaçarak bulmayın. Kabul edin kısa süren bir hayatın gelip geçici olan bir hayatın kötü zamanlarını da geçirdik geçiriyoruz da geçireceğiz de… Geçmişte kalmayın an da kalmayın ve gelecek için kaygılanmayın. Bunlar kötü durumlar için tabi… Hayat bu insanız biz bilinçli varlıklarız iyi şeyler de yaşayacağız kötü şeyler de… Ne iyi olanlarla ne de kötü olanlarla yaşayın. Ne beklentiniz olsun ne de kaygınız. Yaşadım ve bitti güzel olan içinde kötü olan içinde deyin.

    Mesela ben liseyi açıköğretim de okuduğum dönemler de benim için iki yol vardı ya okuyup bir işim olacaktı ya da evlenecektim. İşimin olması imkansızdı evlenmek kolaydı. Oralarda görücü usulü vardı. Ya da genelde liselilerin birini bulupta kaçması gibi bir kaçmak. Bu olay beni çok üzerdi tek derdim okulmuş gibi ya “bu kızlar okula gidiyor imkanları var neden birine kaçıyor derdim” yine okula gidemediğime bağlayıp üzülürdüm. İnsanlar ailelerinden akrabalarından veya her türlü baskıdan kaçıyor çözümü koca da bulacaklarını sanıyordu. Ama evlilik öyle bir şey değil. Ben küçük yaşta yapılan evlilikleri de uygun görmüyorum. Bir insan yaşamalı bana göre bir insan her şeyi yaşamalı. Çünkü sen fikirlerinde isteklerinde hep sabit değilsin ki. Değişiyorsun bugün olgunum deyip kendini her şeyden kısıtlayarak yaşıyorsun yıllar sonra ben kendimi baskılamışım deyip olmayacak bir yaşta olmayacak davranışlar sergiliyorsun. Bu yüzden erken evlenmeyin diyorum. Birilerini tanıyın birileriyle görüşün ciddi düşünün ya da düşünmeyin. Bunları yaşayın. Karakterin oturması öyle kolay kolay olmuyor bir şeyler yaşamamız gerekiyor. Bazıları işte ben hep böyleydim ben bir şeyler yaşamadan da olgundum gibi cümlelere aldanmayın. Evet hep böyleydim diyen insanların içinde var bu bir gerçek fakat hep olgun değildin ya da olmanın bir anlamı yok. Bir erkek kalkıp gözü açılmadan işte 20 yaşında ya da olmadan evleniyor sonra kırkına geldiğinde başka heyecanlar arıyor. Çünkü bu daha bir şey yaşamadan evlenmiş. Kadın içinde geçerli. Arkadaşlar evlilik bir kurtuluş değil. Evlilik her şeyi birlikte yapmaktır. Sevgi biter hani diyorlar ya evlilik aşkı öldürür. Sevgi azalır ama saygı hep olmalı. Saygı olursa sadık olursun saygı olursa seversin onu… Ama saygı yoksa aldatırsın her şeyi gözüne batar ya da ayrıldıktan sonra ondan kötüsü olmaz. Bu yüzden ilişkide saygı arayın. Sevgi bitse de saygı kalsın.

    Evliliği hiç kaçış olarak görmedim. Çünkü beni biri tamamlamıyor ben yalnız da mutluyum. İstiyor muyum? İstiyorum evet. Bu hayatı iyi ya da kötü her şeyiyle paylaşacağım birini… Israrla olsun diye biriyle de hemen evlenmek istemem.

    Bazı şeyleri çok düşünmeyin. Yaşamanız gerekeni size zarar vermeden yaşayın. Kararları verirken ders çıkararak verin. Mutluluğunuzun da üzüntünüzün de gelip geçici olacağını bilin. İnsanların sizi mutlu etmesine izin vermeden kendinizi önce siz mutlu edin. Ne küçük şeylere ne de büyük şeylere takılın.

  • Atanıp gelmiştim İstanbul’a hayallerim gerçekleşmişti. Hem maddi olarak istediğim gibiydi hem özgürdüm hem işim vardı hem de emeklerimin isteklerimin karşılığını almıştım. Ama her şey mükemmel olmadı. O kadar saf ve sevgi dolu mutlu heyecanlı bir kızdım ki. İnsanlar bana zarar vermez, kimse beni üzmez herkesi seviyorum. Falan filan işte… Kendimi bunlarla kandırdım başlarda yormadı beni ama sonra….

    Tesettürlüydüm geldiğim de dedim ki ya ben kapalı kalırsam alışırım. Alışıcam. Olmadı yavaş yavaş açıldım. Önce bone taktım sonra kısa kol giydim ve sonra memlekete gidip ailemin yanında açıldım. Ben gönül rızasıyla kapalı kalmak isterdim. Baskıyla yaptıkları için devam edemedim. Açıldım ama sonra sınırım olmadı çok açık giyiniyordum. Dekolteli elbiseler mini mini etekler olur olmaz her yerde. Asla sınırım yoktu. Kim ne derse desin kafasındaydım. İnstagram da paylaşmalar bir de hesabımı herkese açıyordum. Hiç tanımadığım insanlar bile bana eskort gibi muamele yapıyordu. Çok rahat giyindiğim için tabi bu benim hiç umrumda değildi. İyice herkesin gözüne sokuyordum. Ailemin ve herkesin…. Annem babam birilerinden duyup bana kızıyordu ama hiç önemsemiyordum çok üzülmüştüm istediğimi yapmamışlardı belkide gösterme sebebim biraz öfkemdendi. Bir süre canımı sıkmamıştı ama kendimi sevince artık istemedim. Çünkü bir yerlerimi göstermek bana kalitesizlik geldi artık. Giyiniyorum evet ama açığım o şekilde çıplakmışım bunu fark ettim. Üstelik her şey her yerde giyinilmez. Mesela toplu taşımalarda mini etek giymemeye çalışırım. İnsanların özellikle sapıkların iğrenç bakışları midemi bulandırır. Kapalı giymek daha asil ve kaliteli geliyor bana- ki öyle de zaten. Kendinize olan güveniniz düşükse kendinizi beğenmiyorsanız vücudunuzla ön plana çıkarsınız. Elbette giyinilir ama yeri ve zamanı var. Giyinmenin de yeri var. Nasıl mutluysanız öyle giyinmeyin öyle mutlu değilsiniz eksiksiniz. Dengeyi koruyun arkadaşlar. Açık giyinince güzel olmuyoruz. Kimse kimsenin giyimine de karışamaz güzellik göreceli evet. Ama kendinizi o şekilde göstermeyin. Bütün kadınlar güzeldir sadece farkında olun kendinizin. Özgüveniniz olsun. Siz siz olduğunuz için güzelsiniz. Dekolteli mini giydiğiniz için değil.

  • Bugün pek bir enerjim yok eskilerden bahsetmeyeceğim. Yakınma yazışması olacak. Arkadaşlar ben bir türlü ilişkide ilerleyemiyorum. Hayatım boyunca hep ilk görüştüğüm kişiyle evlenmek istediğim için mi birileriyle olmuyor diye bir düşünüyorum. Bunu da çekmek istemiyorum ama olabilir mi diye düşünmeye engel olamıyorum. İnsan gerçekten istediği şeyi çekiyor. Ben de önceden çok isterdim acaba gerçekten böyle mi olacak?